Hürriyet nereden nereye… FETÖ kumpasıyla hapse atılan yazarını kovdular… Doğan Hızlan neden anlatmıyor…
Hürriyet ABD Temsilcisi Yunus Paksoy, canlı yayında Pensilvanya’daki FETÖ’cülerin saldırısına uğradı. FETÖ’cü saldırgan, Paksoy’un üzerine araba sürdü, kamerayı yumrukladı… Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan bugün köşesinde FETÖ saldırısına uğrayan Yunus Paksoy’a sahip çıktı. Hakan, “FETÖ’nün vandalları durduramaz Yunus’u” dedi…
Hey gidi Hürriyet, nereden nereye…
Yıl 2011…
‘FETÖ vandalları’nın güç zehirlenmesinin doruğunda, gazeteci avına çıktığı yıllar…
Gazeteci Soner Yalçın FETÖ kumpasıyla Silivri Cezaevi’ne atılır… Ne iddianame vardır ortada ne de daha duruşmalar başlamıştır ama Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan Silivri Cezaevi’ndeki Soner Yalçın’a iki kez haber gönderir:
Önce, “Soner zahmet etmesin Pazar yazılarını artık yayınlamayacağız” der… Sonra, “Soner Yalçın ile artık çalışmama kararı aldık” haberini iletir…
Kumpasçılar dahi henüz Soner Yalçın’ı neyle suçlayacağına karar vermemişken, Hürriyet Gazetesi adına Doğan Hızlan hükmü açıklar. ‘FETÖ vandalları’nın isteği gerçekleşir…
UTANÇ GÜNLERİ
Sahi, Doğan Hızlan neden anlatmaz o günleri?
Doğan Hızlan, en temel adalet/hukuk ilkesi “masumiyet karinesini” öğrendi mi?
Doğan Hızlan, mahkemede hüküm kesinleşene kadar kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğini öğrendi mi?
Doğan Hızlan, bağımsız gazeteciliğin ne olduğunu öğrendi mi?
Doğan Hızlan, halkın haber alma özgürlüğünün ne olduğunu öğrendi mi?
HAYIR. Öğrenmediğinin şahidiyiz…
Geçmişte de sorduk:
Doğan Hızlan, Türkiye’nin o zor günlerinde bunları yapmaya neden gönüllü oldu? Neden bu kirli dönemin sansürcülüğünü üstlendi? Para için mi? Unvan için mi?
Odatv’den görünen Doğan Hızlan, zor dönemlerde makamını korumak için koltuğunda küçülen biridir…
DOĞAN HIZLAN’A BİR TÜRKÜ TAVSİYESİ…
Ahmet Hakan’ın “Hürriyet’in ulu çınarı, kültür sanatın cumhurbaşkanı” dediği Doğan Hızlan dün köşesinde geçen hafta türkülerle yatıp kalktığını yazdı… “Türküler ahvalimizi söyler” dedi.
Odatv’den Doğan Hızlan’a bir türkü tavsiyesi verelim…
61. ölüm yıl dönümünde Nâzım Hikmet’i de Fuat Saka’nın seslendirdiği şiiriyle analım:
“(…)
Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arkasından
Mapushane revirinde penceredeyim.
Duymuyorum ilaçların kokusunu,
Bir yerlerde karanfiller açmış olacak.
İşte böyle Laz İsmail,
mesele esir düşmekte değil,
teslim olmamakta bütün mesele!”